Türkiye’nin enerji bağımsızlığı arayışında ulaşımdaki elektrifikasyon, otomotiv ve enerji sektörleri arasında yeni bir kesişim yaratıyor. Bain & Company Türkiye’nin son analizi, bu dönüşümün yalnızca çevre politikasına değil, yatırım mantığına dayalı bir yapı kazandığını ortaya koyuyor.
❓ Türkiye ulaşımda benzinli ve dizel çağı kapatıyor mu?
Cevap: Henüz değil, ancak yön netleşmiş durumda…
Bain & Company Türkiye’nin analizine göre, elektrikli araçların (EV) ve yeşil hidrojenle çalışan ağır taşıtların önümüzdeki 10 yıl içinde ulaşımdaki payı %50’ye ulaşabilir. Bu oran, Türkiye için yalnızca çevreci bir adım değil, aynı zamanda 50 milyar dolarlık yıllık enerji ithalatını azaltma stratejisinin bir parçası.
Bunun altyapı tarafındaki karşılığı da dikkat çekici: Elektrik şebekesi yatırımlarının toplam dönüşüm yatırımının %20’sine karşılık gelmesi bekleniyor. Bu da yaklaşık 100 milyar dolarlık bir altyapı atağına işaret ediyor.
❓ Elektrikli araçlar enerji ithalatına bağımlılığı ne ölçüde azaltabilir?
Cevap: Radikal düzeyde bir etki mümkün.
Bugün Türkiye’nin toplam birincil enerji arzının %75’i ithalata dayanıyor. Ulaşım sektöründe elektrikli araçların payının artırılması, doğrudan petrol türevlerine olan bağımlılığı azaltacak.
Üstelik bu sadece ithalatın azalması anlamına gelmiyor. Yerli enerji kaynaklarının — özellikle güneş, rüzgar ve biyokütle — ulaşıma entegre edilmesiyle enerji gelirlerinin içeride kalması sağlanacak. Bu da dış ticaret açığının daraltılmasına destek olacak.
❓ Türkiye 2030’a kadar batarya üretiminde bölgesel güç olabilir mi?
Cevap: Potansiyel güçlü ama rekabet sert.
Türkiye, halihazırda otomotiv üretiminde Avrupa’nın önde gelen ülkeleri arasında. Bain & Company analizine göre, bu sanayi altyapısı enerji depolama sektörüne aktarılabilir.
Hedef: 2030’a kadar 5 GW kapasiteli entegre batarya üretim ekosistemi kurmak.
Bu, sadece elektrikli araçlar için değil; şebeke ölçekli enerji depolama sistemleri, ev tipi çözümler ve ihracat için de fırsat yaratabilir.
Ancak burada rekabet büyük: Polonya, Macaristan ve Çin destekli üretim tesisleri hâlihazırda hız kazanmış durumda. Türkiye’nin burada öne çıkması için Ar-Ge ve tedarik zinciri entegrasyonu kritik önem taşıyor.
❓ 500 milyar dolarlık yatırım hangi alanlara yönlendirilecek?
Cevap: En büyük pay konut dönüşümünde ama ulaşım ve enerji depolama da öne çıkıyor.
Bain & Company Türkiye, 2053 Net Sıfır hedefi doğrultusunda 500 milyar dolarlık dönüşüm yatırımı öngörüyor. Bu yatırımların dağılımı:
📌 Enerji dönüşümünün yatırımcıya mesajı ne?
“Tek tip çözüm yeterli değil, sektörel strateji şart.”
Bain & Company Türkiye’nin analizinde yer alan en kritik uyarı bu. Her sektörün enerji yoğunluğu ve kaynak yapısı farklı. Örneğin:
🔍 Ekonomik Yorum: Türkiye enerji dönüşümünde politikadan performansa geçiyor
Bain & Company Türkiye Ortağı Volkan Kara, Türkiye’nin enerji dönüşümünün artık sadece strateji belgelerinde değil, reel yatırım ortamında da hissedildiğini belirtiyor:
“Dönüşüm artık politika değil, performans ve kârlılık odaklı bir yatırım alanı. Ancak stratejik netlik olmadan başarı mümkün değil.”
🔗 Sonuç: Türkiye elektrikli mobilite üzerinden enerji ve sanayide yeni bir değer zinciri kuruyor
Bain analizine göre, Türkiye’nin enerji dönüşüm süreci 5 ana başlıkta sermaye çekecek:
Bu kırılımlar, Türkiye’yi sadece enerji tüketen değil, teknoloji üreten ve ihraç eden bir ülke haline getirebilir…
GÜNDEM
01 Temmuz 2025GÜNDEM
01 Temmuz 2025GÜNDEM
01 Temmuz 2025GÜNDEM
01 Temmuz 2025GÜNDEM
01 Temmuz 2025GENEL
01 Temmuz 2025GENEL
01 Temmuz 2025FORMULA
01 Temmuz 2025