· Türkiye pazarı Avrupa’dan nasıl görülüyor?
XC: Başta da söylediğim gibi Türkiye, Citroën ve Stellantis için çok önemli bir pazar, ikinci büyük pazar, büyüme potansiyeli olan bir pazar. Bu anlamda pozitif görebiliyoruz çünkü büyüyen önemli bir pazar. Kişi başına düşen araç sayısına da baktığımızda büyük bir potansiyel var. Diğer yandan baktığımızda şu da gerçek döviz kuru olsun, mali ortam, ekonomik ortam olsun bu anlamda da birtakım zorluklar var. Çok zorlu bir ortam olduğu kesin ancak buna rağmen biz büyüme potansiyeli olduğunu görüyoruz. Zaten iyimser bir insanım ama genel anlamda şirketimiz için de iyimserim, orta vadede çok olumlu düşünüyoruz Türkiye pazarı ile ilgili. Mali ortama ve vergisel açıdan da ortama baktığımızda hafif ticaride de çok iyi fırsatlar olduğunu görüyoruz. Özellikle batarya elektrikli araçlarda çok ilginç potansiyeller var, büyüme var. Citroën Türkiye de bu anlamda pazarda 4. sırada. Burada aslında çok iyimserim çünkü elektrikli araçlar için Türkiye yeni bir pazar, büyümekte olan bir pazar ve 106 yaşındaki yaşlı bir firma olan Citroën bile Togg, Tesla ve BYD’den sonra bu yeni pazarda 4. sırada yerini aldı. Hem ürün gamımıza hem de Türkiye’de büyümeyi sağlayan güçlü ekibimize de sonsuz güvenim var.
· Citroen’in Türkiye’deki büyümesi örnek oluyor mu?
XC: Kesinlikle Türkiye diğer ülkelere de baktığımızda bir kıyas noktası oluşturuyor. Tüm Avrupa ülkeleri arasında böyle bir rekabet oluştu. Türkiye’ye bakıp onlar da rekabete giriyor. Bu yüzden de çok olumlu bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz.
· Türkiye’de C4 X için pozitif ayrımcılık görebilecek miyiz?
BD: Aslında tabi pozitif ayrımcılık tırnak içerisinde tam olarak doğru olmamakla beraber C4 X’i dünya üzerinde en yüksek adette satan pazar Türkiye idi. Burada C4 X’e çok ciddi bir talep oluştu özellikle filo tarafında. Toplam C4 X’in filo oranı yüzde 55-60’lara ulaştı. Filoda ciddi anlamda aranan bir model haline geldi. Bu yüzden aslında beklentinin oldukça üzerine çıkan adetlere ulaştık. O yüzden de biz Avrupa’ya oranla daha fazla araç çekebildik ve tabii ki C4 X fabrikası Türkiye’ye çalışmaya devam etti.
· Elektrikli C3’ün en fazla sattığı pazar hangisi?
XC: Fransa, Türkiye ardından İtalya ve Almanya geliyor. Yeni bir ürün çıkarttığımızda, gelecekteki ürünlerle ilgili konulara baktığımızda mali ve vergisel açıdan bir planlama yapmak, özellikle Türkiye gibi sık sık değişikliğin olduğu bir ülkede zor. Ama Türkiye bizim için ikinci büyük pazar olduğu için sizin ve sizin müşterilerinizin ihtiyaçları bizim için artık daha da büyük öneme sahip.
· Son 10 yılda Citroën tasarım diline baktığımızda çok radikal bir değişiklikler görüyoruz. Bu müşteri profiline nasıl yansıdı onu soracağım. Bir de Fransa ve İtalya’daki müşteri profiliyle Türkiye’deki müşteri profili aynı mı ya da ne gibi farklılıklar veya benzerlikler var onu öğrenmek istiyorum?
XC: Şimdi Fransa, İtalya, Türkiye özelinde bakarsanız müşteri portföyünde de, profilinde farklılıklar görüyorum. Özellikle mesela ilk konu Fransa’daki ortalama yaş kültürünün 15 yaş üzerinde, İtalya ortada, paradoks da var yani hem yaşlı müşteriler hem de çok genç müşterilerimiz var. Ami’de ortalama 14 ila 16 yaş. Tabii ki son 10 yılda çok değişiklikler oldu. Pazarda müşteri yapısı açısından da baktığımızda Türkiye ile Fransa’nın benzediğini söyleyebiliriz. Her 2 pazarda da C5 Aircross modeli çok önemli bir role sahip. Ama diğer anlamda İtalya’da mesela model anlamında C3 daha baskın. Üç pazarda da müşterilerin markaya çok sadık, tasarımını çok sevdiğini, konfora da çok düşkün olduğunu, ayrıca ürünle kullanıcı arası yakınlığa önem verdiğini görüyoruz.
BD: Türkiye ayağına da ben cevap vereyim aslında uzun vadeli müşteriyle ilişkileri yaratabilmek adına daha samimi bir dil kullanan bir markayız biz. Yıllar içerisinde de tabii ki ürünlerimizde çok ciddi değişiklikler oldu. Biz 2019 senesinde bir önceki temsilciden aslında markayı devraldığımızda Citroën, Türkiye’de sadece C-ELYSEE satan aynı zamanda bir de Berlingo satan bir markaydı. Şimdi öncelikle C5 Aircross geldi. C5 Aircross ile beraber Citroën’in müşteri kitlesi başka bir noktaya evrilmeye başladı. İşte özellikle ilk versiyonda çok fazla aile kullanımı gördük. Özellikle 2 çocuklu ailelerinin çok daha fazla markaya düşkünlüğü başladı ve bu da çok ciddi anlamda da müşteri sadakati yarattık. Bizim C5 Aircross’da özellikle geri dönüşümüz çok fazladır. Yani C5 Aircross müşterilerinin yüzde 50’sinden fazlası tekrardan markaya geri dönerler. Bu senenin mayıs ayında da C3, C3 Aircross’u lanse ederken lansmanda yüzümüzü biraz daha genç müşterilere döneceğiz demiştik. Gerçekten şu anda da öyle oluyor. Hem C3 tarafında hem C3 Aircross tarafında çok daha genç müşterilere hitap ediyoruz. Aynı zamanda tabi ki aracın ulaşılabilir bir fiyatta olması her 2 aracında ulaşılabilir fiyatlarda olması bizi ciddi anlamda genç kitlelere ulaşmakta etkin olmamızı sağlıyor diyebilirim. Yıllar içerisinde ciddi anlamda müşteri kitlemiz değişti. Yani bundan 5 sene öncesiyle bugünkü Citroën müşteri kitlesi arasında çok ciddi fark var. Şimdi C5 Aircross bizim melek modelimiz aslında prestij bir model. Onunla beraber aslında biraz daha kalibreyi yukarıya doğru taşıyoruz. Marka algısı da 5 yıl önceye göre çok farklı bir yere taşındı ve yavaş yavaş aslında kademe olarak yukarıya doğru üstüne koyarak devam ediyoruz. Müşteri segmentasyonu için de aynı şey geçerli.
· Erkek ve kadın müşteri yüzdesinde değişim oldu mu tasarımın değişmesiyle beraber?
BD: C3 Aircross’la beraber C3 ile beraber kadın müşterilerimiz arttı. Kadın müşterilerimiz C5 Aircross’da da çok fazladır ama C3 ile C3 Aircross’ta bu oranın arttığını söyleyebilirim. C4 özellikle C4 X tarafı daha çok erkek kullanıcı. Biz kadın müşterilerine de çok ciddi anlamda daha fazla hitap etmeye başladık.
Mainstream (ana akım) pazarda kadın–erkek dağılımı %18 kadın ve %82 erkek şeklindeyken, Citroën tarafında bu oran %22 kadın ve %78 erkek olarak daha dengeli bir tablo sunuyor.
News
