Elektrikli otomobillere dönüşüm artık bir “gelecek planı” değil, bugünün ekonomik ve politik gerçeği. Avrupa merkezli bu dönüşüm dalgası, otomotiv endüstrisinin tüm değer zincirini yeniden şekillendirirken; teşvikler, vergiler ve regülasyonlar ülkeler arasında ciddi ayrışmalar yaratıyor. Elektrikli otomobil teşvikleri, Türkiye elektrikli araç pazarı ve Avrupa elektrikli otomobil vergileri bugün kullanıcıların satın alma kararlarını doğrudan etkileyen temel başlıklar hâline gelmiş durumda.
Bu haberde meseleyi yalnızca yüzeyden değil; teknik, ekonomik ve regülasyon boyutlarıyla ele alacağız. Özellikle İngiltere’nin gündeme getirdiği yeni vergi yaklaşımının, Avrupa ve Türkiye için ne anlama geldiğini net biçimde analiz edeceğiz.

Elektrikli otomobillerin yükselişi yalnızca çevresel kaygılarla açıklanamaz. Buradaki temel itici güçler şunlar:
Batarya maliyetlerinin düşmesi
2010 yılında kWh başına yaklaşık 1.100 dolar olan lityum-iyon batarya maliyeti, 2024 itibarıyla 130–150 dolar bandına geriledi. Bu düşüş, elektrikli otomobillerin fiyatlarını içten yanmalı araçlara yaklaştırdı.
Enerji verimliliği avantajı
Elektrikli motorlar, enerjinin yaklaşık %85–90’ını tekerleğe aktarırken; benzinli ve dizel motorlarda bu oran %30–35 seviyesinde kalıyor. Bu fark, uzun vadeli kullanım maliyetlerini dramatik biçimde değiştiriyor.
Yazılım ve donanım entegrasyonu
Elektrikli otomobiller artık yalnızca bir araç değil; güncellenebilir yazılım platformları. OTA (Over-the-Air) güncellemeler, sürüş destek sistemleri ve batarya yönetimi bu dönüşümün teknik omurgasını oluşturuyor.
Bu teknik avantajlar, devlet teşvikleriyle birleştiğinde talep patlamasını kaçınılmaz hâle getirdi.

Türkiye’de elektrikli otomobiller için uygulanan ÖTV oranının %10’dan başlaması, pazarı doğrudan şekillendiren en önemli faktör oldu. Daha sonra bu oranın %25’e çıkarılması bile, içten yanmalı motorlu araçlarla kıyaslandığında hâlâ ciddi bir avantaj sunuyor.
Basit bir teknik karşılaştırma yapalım:
Bu fark, nihai satış fiyatında yüz binlerce liralık bir avantaj anlamına geliyor.

Türkiye’de üretilen elektrikli otomobiller için:
sunulması, özellikle orta gelir grubunun elektrikli otomobile erişimini mümkün kıldı. Bu teşvikler olmasaydı, elektrikli araçlar hâlâ “niş” bir ürün olarak kalabilirdi.

Norveç, elektrikli otomobil dönüşümünün en net örneği. Ülkede:
Otoyol ve köprü ücretleri ücretsiz
Satın alma vergileri sıfıra yakın
Şehir merkezlerinde park avantajları mevcut
Sonuç? Satılan her 10 otomobilden 8’i elektrikli. Bu, teşviklerin doğrudan davranış değiştirdiğinin kanıtı.
İngiltere ise tam tersine, elektrikli otomobil sahiplerinden ek vergi alınmasını gündeme getirdi. Gerekçe şu:
“Elektrikli araç kullanıcıları, yakıt vergisi ödemediği için kamu gelirlerinde açık oluşuyor.”
Teknik olarak bu argüman doğru gibi görünse de, stratejik açıdan ciddi riskler barındırıyor.

Bu tür bir verginin hayata geçmesi durumunda:
Elektrikli otomobilin toplam sahip olma maliyeti (TCO) artar
Satın alma kararları ertelenir
Dönüşüm hızı yavaşlar
Elektrikli araçların en büyük avantajı olan “düşük kullanım maliyeti” algısı zedelenir.
Avrupa Birliği ve İngiltere, 2035 sonrası içten yanmalı motor satışlarını yasaklamayı planlarken; elektrikli araçlara ek vergi getirmek stratejik bir çelişki yaratıyor. Bu durum, piyasalara belirsizlik sinyali verir.

Türkiye özelinde böyle bir uygulama şu sonuçları doğurur:
Elektrikli otomobil satışları yavaşlar
Yerli üretim yatırımları risk altına girer
Şarj altyapısı yatırımlarının geri dönüş süresi uzar
Zaten yüksek vergi yükü altında olan otomotiv pazarı için elektrikli araçlar bir denge unsuru. Bu denge bozulursa, tüketici yeniden eski teknolojilere yönelir.

Batarya enerji yoğunluğu artacak
Şarj süreleri kısalacak
Uygun fiyatlı elektrikli modeller yaygınlaşacak
Elektrikli araç satışlarının yıllık %25’in üzerinde büyümesi
Yerli üretim payının artması
Şarj altyapısının büyük şehirler dışında da yayılması
Bu büyüme, ancak teşviklerin korunması ve öngörülebilir vergi politikalarıyla sürdürülebilir.

Elektrikli otomobiller bir çevre projesi değil, ekonomik ve teknolojik bir dönüşüm projesi. İngiltere’nin gündeme getirdiği vergi yaklaşımı, kısa vadeli bütçe hesaplarının uzun vadeli sanayi politikalarının önüne geçtiğini gösteriyor.
Türkiye için çıkarılacak ders net:
Elektrikli otomobil dönüşümü desteklenmeli, cezalandırılmamalı. Aksi hâlde sadece tüketici değil, tüm ekosistem kaybeder.
Bu dönüşümün kazananı olmak isteyen ülkeler, direksiyonu ileriye kırar. Fren yapanlar ise geride kalır.

GÜNDEM
15 Aralık 2025GÜNDEM
15 Aralık 2025GÜNDEM
15 Aralık 2025GÜNDEM
15 Aralık 2025GÜNDEM
15 Aralık 2025GÜNDEM
15 Aralık 2025GÜNDEM
15 Aralık 2025GENEL
15 Aralık 2025
1
Trump’tan seçim sonrası ilk mülakat
7793 kez okundu
2
Avusturya başbakanı Sebastian Kurz ile ilgili bilinmeyenler
4728 kez okundu
3
Joe Biden 6 aylık hedeflerini açıkladı. Senato buz gibi…
3866 kez okundu
4
Putin’den Ermenistan’ı yıkan açıklama: Karabağ Azerbaycan’ın ayrılmaz bir parçasıdır!
2127 kez okundu
5
Kıvanç Tatlıtuğ’dan evliliğine dair çok çarpıcı röportaj.
2015 kez okundu