DOLAR 42,7043 0.02%
EURO 50,1444 -0.04%
ALTIN 5.962,401,03
BITCOIN 3827231-0,32%
İstanbul

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

11 okunma

Etkileşim peşinde koşarken, etkiyi kaçırmak!..

ABONE OL
15 Aralık 2025 08:24
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Malumunuz “etkileşim” çağındayız. Her şey etkileşimle ölçülüyor. Kaç beğeni aldın, kaç yorum aldın, kaç takipçin var, takipçi sayınla beğeni ve yorum sayın doğru orantılı mı? Evet şimdilerde bu “yalan dünya” bu etkileşim ekseninde dönüyor. Hakkı ile, emeğinin karşılığında doğal takipçilerle bir yere gelen arkadaşlara bir lafım yok. Ama çaresizlikten, yapacak başka bir iş bulamadığı için sosyal medyaya giren ve her nasıl oluyorsa bir anda takipçi sayıları artan arkadaşlar çığ gibi büyüyor. Sosyal medyada her şeyi, ama her şeyi satın alabiliyorsunuz. Takipçi, beğeni, yorum, paylaşım, yani yalan da olsa o etkileşim denilen şey üç kuruş para inanın…
Neyse, aslında daha önceleri de sıkça değindiğim bu konu değil yazacaklarım.  Sosyal medya tarafındaki bu yalan dünyanın dışında; otomotiv sektöründe yayıncılık, haber, yorum, eleştiri yapanlar arasında  aslonan şeyin “özgül ağırlık” olması gerekmiyor mu? Kanaat önderi sıfatına konulan ve otomotiv gazetecisi olan birinin yıl içinde yaptığı haber, yorum, gözlem, tespit, eleştiri gibi paylaşımlarının niteliği ne ara değerini yitirdi? Bazen şöyle bir çevremdeki tecrübeli, duayen olarak adlandırılan kişilere bakıyorum. Ne bir haber, ne bir yorum ne de bir eleştiriyi kaleme almıyorlar, ölü balık takliti yaparak mesleki hayatlarını sürdürüyorlar.  Ne yazık ki, büyük bir bölümü geçmişin mirasıyla varlıklarını sürdürüyor. Bir bölüm de etkileşimlerinden bağımsız olarak söylüyorum, yazılarıyla, yorumları, haberleri ve eleştirileriyle kendi çizdikleri yolda ilerliyorlar. Mesela şimdi bu yazıyı okuyan meslektaşlarım arasında kaç kişi,  2025 yılında yaptıkları özgün bir haberi, yorumu, eleştiriyi, sektörün tartıştığı veya konuştuğu bir haberi olup olmadığını söyleyebilir?  Bu anlamda herkesi “2025 yılında “proje” dışında neler yaptım” diye düşünmeye davet ediyorum. Story paylaşmaktan başka bir şey yapmayan ve meslekli hayatı hikaye haline gelen insanlar tanıyorum. Diyeceğim o ki; etkileşim önemli ama nicelikten ziyade, nitelikli etkileşim önemli. Etkileşim hacmi ile etkileşimin niteliği aynı şey değil. Tıpkı, parlayan her şeyin altın olamayacağı gibi… Nicelik zamanı yaşadığımız şu günlerde  niteliği yok saymak mümkün mü?
Markalar, bence doğru iletişim stratejisini ancak doğru insanlarla kurabilir. Doğru düzgün organik büyüyenler, doğru düzgün gazetecilik yapanlar, doğru düzgün özgül ağırlığını, itibarını koruyanlar işin sonunda kazananlar olacak bundan şüphem yok.  Bugün markalar “etkileşim” peşinde koşarken aslında “etkiyi” kaçırıyor sanki… Şimdilerde hep sayılar üzerinden konuşulsa da; özgül ağırlık yabana atılmamalı bence. Sanal beğeni geçici, duruş, tutarlılık, itibar ve güven insanın sözünü ağırlaştırır, etkiyi kalıcı kılacağı da bir gerçek…

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP